29 Nisan 2015 Çarşamba

MALATYA'DA HALK OYUNLAR

MALATYA'NIN HALK OYUNLAR

Malatya, halay bölgesinde yer alır. Ancak, halay dışında oyunlara da rastlanmaktadır. Diğer illerde yapılan kültür alışverişi sonucu oyun çeşitleri artmıştır. Örneğin, Elazığ'da delilo, Adıyaman'da beşayak, papurinin ise Bitlis'te oynığı görülür.

Halaylar, davul-zurna eşliğinde oynanır. Yörede halay çekmeye "Dillân Çekme" denilir. Beş kişiyle oynanan halayın başını çeken oyuncuya "halay başı" sonundaki oyuncuya "Pöççü" denilir. Her ikisi de elinde mendil bulundurur.

Çalgı olarak; davul, zurna, kaval başta olmak üzere bağlama, cümbüş ve darbuka çalınmaktadır. Arapgir ilçesinde klarnet daha yaygındır. Diğer taraftan halayların yanısıra toplu oynanan ve törensel bir karakter arzeden semahlar vardır. Malatya ve çevresinde Hızır Semahı, Bozok Semahı, Demdem Semahı, Arguvan Semahı, Kırat Semahı oynanmaktadır. Kına havası olarak bilinen "Yüksek Ayvanlarda Bülbüller Öter" türküsü genç kızlar ve kadınlar tarafından kına yakılırken oynanır.

Malatya'da oynanan oyunlarda giysiler bu yöreyi tamamen yansıtmaz. İlçeler arasında değişik giysilere rastlanır. Genellikle halk oyunlarında, erkekler başlarına "Küm" denilen ak işlemeli "Papak" takarlar, Ancak, zaman zaman oyunlarda erkeklerin başı açıktır.

Bayanlarda başta "Küllük" adı verilen etrafı altın liralarla çevrili fes, fesin üstüne "Pusu" takılır. En üstü ise dolak, ya da yazma bağlanır. "Şalvar", "Üç etek" ve üç eteğin üzerine bernavile denilen önlük giyilir. Bele sarılan renkli şalın kenarına beyaz ve kırmızı renkli mendil takılır. Ayakta ise nakışlı çorap ve siyah renkli yemeni bulunur.

Oyunların başlıcaları şunlardır:

Ağırlama (Grani, Ağır, Ağır Malatya)/Alkışta (Arkuşta, Yarkutta, Halkuşta, Harkuşta)/. Aşırma Halayı / Arapgir Halayı/Bapuri (Papuri, Papori, Pagpuri)/Berde/Başayak Halayı/Çarşı Su Halayı/Cezayir

Oyunu/Çeçer/Dillan/Değirmenci Halayı/Delilo Halayı/ Gelin Halayı (Yüksek Ayvanlarda Bülbüller Öter)/Gerzani Halayı/Gezinti/Güvenk (Kevenkj/Güzeller (Nâri)/Hem Hime (Hımhime)/Heyhat/Hoplama/Halayı/Hoşgeldin/ Karahisar Halayı/Keçike (Koçike), Keçikey, Lorke, (Lorki) Halayı/ Kemaliye Tamzarası/Kırıkhan/Kol

KAYNAKÇA:http://www.malatyatecde.net/sayfa_oku.asp?id=52

MALATYA'DA GELENEKSEL GİYİM

MALATYA'DA GELENEKSEL GİYİM

Kültürel hayat içerisinde, giyim-kuşam bölgeye yönelik özelliklerle biçimlendirilmiştir. Cumhuriyet dönemiyle beraber erkek kıyafetinde değişmeler olmuş, kadın kıyafeti ise ağır bir gelişim göstererek, sosyal yapıdaki değişmelere ayak uydurarak bir gelişim yaşamıştır. Geleneksel giyimde pamuklu, yünlü dokumalar ağırlık taşımaktadır. Ev tezgahlarında dokunan "Arapgir Kemhası", culfa tezgahlarında dokunan şalvarlıklar, abalar, göyneklikler giyimin ana malzemeleri olmuştur, il merkezine en yakın Yukarı Banazı, Yakınca (Kilayik), Gündüzbey, Barguzu, Yeşilyurt (Çırmıhtı) gibi yörelerde dokunan kalın peştemal, çinko peştemel kadın giyiminde 1975'lere kadar kullanılmıştır. Günümüzde az da olsa devam edegelmektedir. Özetle, geleneksel giyim ve kuşamda mahalli dokumalar, çubuklu keten, keçi kılı kumaşlar kullanılmıştır. Çinko denilen ince dokumalı peştemallıklar, akkaralı, damalı alaca çarşaflar ile pazen, keten ipekliden çıbın, yine peştemal olarak da "Bervanik" yaygın olarak giyimde görülmüştür. " Giyimi tamamlayan bir unsur olarak da işlemeli (Nakışlı) çorap giyilmektedir. Günümüzde ise kıyafetler, günlük çağdaş giyimin özelliklerini yansıtmaktadır.

a) Geleneksel Erkek Giyimi:

Şalvar, gömlek, yelek, belkuşağı, nakışlı çorap, ayakkabı olarak da siyah renkli yemeni yörenin erkek giyimini oluşturur.


b) Kadın Giyimi:

Kadınlar; başa "küllük" denilen ve keçeden yapılmış, çene altından "Sakındırak" adı verilen "fes" giyerler, iple tutturulan fesin üst tepesine "tepelik" adı verilir. Bunun üzerine gümüş veya bakırdan yapılan işlemeli ince bir tabaka yerleştirilir. Bazan tepelik denilen bu bölümün ön kısmına bir sıra altın da dizilir. Tepeliğin üzerine yazma veya siyah beyaz ve mor renkli "poşu" ince bir kasnağa geçirilerek oturtulur. Uçlar, arkadan bağlanır, küllüğün üzerine 1 -1.5 metre ebatlarında beyaz ince tülbentten yapılma "İzar" örterler. Sırt tarafına gelen kısım ise uzun bırakılır ve bel hizasını geçer.
KAYNAKÇA:http://www.malatyatecde.net/sayfa_oku.asp?id=52

MALATYA'NIN YÖRESEL YEMEKLERİ

MALATYA'NIN YÖRESEL YEMEKLERİ

ANALI KIZLI

KABAK ÇİÇEĞİ DOLMASI

MERCİMEKLİ KÖFTE

PİRPİRİM ÇORBASI

MALATYA 'NIN TURİSTİK YERLERİ

MALATYA'NIN TURİSTİK YERLERİ

MALATYA ATATÜRK EVİ

Eski Halkevi binası olarak bilinen Malatya Atatürk Evi, 1981 yılında düzenlenerek ziyarete açıldı.
Atatürk'ün Malatya'ya ilk geldiğinde bir gece kaldığı Eski Türk Ocağı ve Halkevi binasının giriş katında bulunan iki oda, 1981 yılında Atatürk Evi olarak düzenlendi. Binanın girişinde, sağdaki ilk odada Atatürk'ün Halkevi'ni ziyaret ettiği sırada kullandığı masa, koltuk ve işlemeli bir sehpa bulunuyor. Girişin solunda yer alan odada ise Atatürk kitapları sergileniyor.

ARAPGİR KALESİ
Arapgir Kalesi
Arapgir Kalesi, Malatya'nın tarihini gözler önüne seren yapılardan biridir. Aynı ismi taşıdığı Arapgir ilçesinde yer almaktadır. 
Arapgir Kalesi hakkında pek fazla bilgi bulunmamaktadır. XIV. yüzyılda yapıldığı tahmin edilen kalenin günümüze sadece duvar kalıntıları gelebilmiştir. Yapımında ise moloz taş kullanılmıştır. Kale kendi döneminde stratejik bir önem taşımaktaydı. 

ORDUZU
Orduzu
Orduzu, Malatya'da bulunan küçük bir kasaba. Kayısı bahçeleri ve lahanalarıyla ünlü olan Orduzu, Malatya Kayısı Festivali'ne ev sahipliği yapması sayesinde ülke çapında ismini duyurmaya başlamış.
Orduzu'nun en önemli mahallesi Aslantepe. Aslantepe'de bulunan höyük, geçmişte 7 medeniyete ev sahipliği yapmış. Bu da Orduzu'nun tarihsel açıdan oldukça önemli olmasının sebeplerinden biri. Pınarbaşı ise Orduzu'nun mesire alanı ve eşsiz bir güzelliğe sahip. 
Orduzu'ya geldiğinizde Pınarbaşı Göleti'nde balık tutmanın ve kıyıda mangal yapmanın keyfi ise bambaşka. Aklınızda bulunsun.

 ZİYA PAŞA BEDESTENİ
Yusuf Ziya Paşa Bedesteni
Malatya'nın Darende ilçesinde bulunan Yusuf Ziya Paşa Bedesteni, klasik Osmanlı kapalı çarşı mimarisine sahiptir.
Zaviye Mahallesi'ndeki mezarlığın içerisinde yer alan bedeste dikdörtgen bir yapıya sahip olup, inşaatı sırasında moloz ve kesme taş kullanılmıştır. İç duvarlarında kesme taş, örtü sisteminde, moloz taş görülmektedir.
Yusuf Ziya Paşa Bedesteni'nde 1997 yılında temizlik çalışmaları, 2005 yılında ise restorasyon çalışmaları yapılmıştır.
Kolay bir ulaşıma sahip olan bedesten Darende'ye yolu düşen herkesin görmesi gereken bir tarihi yapıdır.
 KAYNAKÇA:http://malatya.neredekal.com/gezilecek-yerler-tarihi-mekanlar/

MALATYA 'NIN TARİHÇESİ

MALATYA'NIN TARİHÇESİ



Medeniyetlerin doğduğu Avrasya'yı bir uçtan öteki uca kat edip Avrupa'nın batısı ile Asya'nın doğusunu birleştiren ve medeniyetlerin yayılma yolunu ifade eden eksen Anadolu dan geçmektedir Avrasyanın bu uzun doğu batı ekseni boyunca toplumlar arası hareketlilik yoğun olarak hep olmuş bu hareketlilik toplumsal rekabet savaş ve göçlere sebep olmanın yanında aynı zamanda da toplumsal ve teknik yeniliklerin bu eksen boyunca yayılmasını sağlamıştır İşte adeta medeniyetleri taşıyan bu eksen Anadolu dan geçerken yoğunlaşarak (ve daralarak) Anadolu yu medeniyetler köprüsü haline getirmektedir. Bu özellik Anadolu ‘yu tarihin ilk çağlarından beri medeniyetler beşiği haline getirmiştir. Bu nedenle Anadolu’nun her taşı tarih kokan bir yer yüzü cennetidir.Tarihte olduğu gibi günümüzde de medeniyetleri buluşturan Yurdumuzun önemli kavşak noktalarından birinde de Malatya bulunmaktadır. Bu özelliği Malatya ‘yı tarihin her döneminde önemli kılmış ve dikkatleri hep üzerine çekmiştir.Malatya eski çağlardan beri Anadolu ve Ortadoğu 'nun geçit veren kavşak noktasındadır. Doğuda en eski ulaşım yolu Malatya­ Sivas üzerinden Erzurum'a oradan da Kafkasya'ya uzanan yoldur. Buna KarasuAras yolu da diyebiliriz. Öte yandan Güneydoğu'ya Malatya ve Diyarbakır üzerinden Mezopotamya'ya uzanan yol önemlidir. Malatya'dan doğuya doğru Murat KarasuVan Gölü diğer tabii bir önemli yoldur. Diğer önemli bir yol ise Güneyden gelip Malatya'da düğümlenen Malat­yaKahramanmaraş arasında Torosların çok kesif göründükleri bir sahada akış yönleri farklı vadilerin takip ettiği tabii bir koridor boyunca uzanmaktadır. Güneyde dağlar arasında açılmış bir başka yol Adıyaman üzerinden Urfa'yı Malatya'ya bağlamaktadırBelirtilen yollar Malatya'da birleşerek kuzeyde Kafkasya'ya güneyde Çukurova Mezopotamya ve Suriye'ye batıda Ege sahillerine doğuda İran ve uzak doğuya kadar uzanmaktadır. Bu yollar Akad İmparatoru Sargon zamanından beri işlemekteydi. Hititler zamanında da işlemekte olan bu yoldan Hitit Krallarının geçerek Anadolu üzerindeki devletlerle savaştığı bilinmektedir. Hitit Kralı Şuppililiuma 'nın bu yoldan geçerek Aşağı Fırat boylarına indiği dolayısıyla Malatya civarında Fırat Nehrini geçtiği kaynaklarca belgelenmektedir. Bu yolun KayseriKültepe 'den başlayarak Gürün Darende Malatya Samsat üzerinden Urfa'ya vardığı buradan da ikiye ayrılarak Gargamış ve Halep'e diğerinin de Nusaybin üzerinden doğuya Asur ve Babil'e gittiği tahmin edilmektedir. Mezopotamya ile Anadolu arasındaki ticaret ve kültür alışverişinin bu yol üzerinden yapılması Malatya'nın tarihi ve kültürel önemini artırmıştırAntik çağlarda kullanılan yolların yanında Roma döneminde ticaretle sınırların korunması amacıyla yeni yol yapımına geçilmiştir. Malatya'nın büyük bir askeri merkez olması sebebiyle Romalılar askeri ve ticari amaçla kullanılan yollarını Malatya'dan geçirmişlerdir. Bu durumu yol kenarlarına dikilen mil taşları doğrulamaktadırBizans İmparatorluğu Roma yollarını aynı amaçla kullanılmıştır. Araplar Bizans topraklarına yaptıkları akınlardan sonra geri çekilirken Kommagene ile Malatya arasındaki geçitten faydalanmışlardır. Türkler ise Fırat Nehri'ni Malatya yakınlarında aşarak Orta Anadolu'ya ulaşmışlardır.